18 Eylül 2015 Cuma

SARAYBOSNA

Masumiyet;
Bosnalı bir çocuğun,katliamda ölmeden önce annesine sorduğu soruda saklıydı:
'Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?

Konumuz Saraybosna ise, dinlenecek şarkı elbette ki SEVDALİNKADIR, bu şarkı eşliğinde yazıyı okuyunuz.




Merhaba, 2015 ağustos ayında nihayet aylar önceden planlamış olduğum Balkanlar gezimi gerçekleştirebildim.İstanbul üzerinden Belgrad ve devamında otobüs transferi ile Saraybosna'ya ulaştım.


Saraybosna yolunda kısa bir mola.

Saraybosna, çok uzun zamandır görmek istediğim, aklımın bir köşesinde epeyidir yer etmiş bir kent.Kısmette 2015 Ağustosunda kavuşmak varmış.Belgrad-Saraybosna arası 320 km olmasına rağmen yolculuk yaklaşık 7 saat sürüyor.Bosna dağlık bir coğrafyaya sahip olduğu için Saraybosna'ya ulaşım normalinden uzun sürüyor, yollar virajlı ve dar, fakat yol boyunca önünüze çıkan göller, nehirler, yeşilin her türlü tonu bu yolculuğu keyifli hale getiriyor.




En son 1992 de 4 yıl kuşatma altında kalmış, tarih boyunca ölümler görmüş, göçlere şahit olmuş hüzünlü bir şehir Saraybosna.Bosna da ve Avrupa'da kente Sarajevo deniliyor.Tarihin neredeyse her döneminde kıyımlara sahne olmuş, savaş oyunlarından, milliyetçilik zehrinden ziyadesiyle etkilenmiş karakterli, kendine has havası olan bir kent burası.



Saraybosna, beni yanıltmadı, kentten ayrılırken hüzünleneceğimi ve tekrar ne zaman gelirim diye düşüneceğimi biliyordum.Saraybosna gezilmesi çok kolay, tarihi yerleri hemen hemen aynı noktada toplanmış, kısa kısa molalar verdiğinizde huzur veren, keyifli bir kent.



Hikayesi olan kentleri severim, dolaşmak, kentin havasını solumak daha bir anlamlı gelir.Osmanlı İmparatorluğunun önemli bir Balkan kenti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun önemli bir sınır kenti, Tito dönemi Yugoslavya'sının kavşak noktası bir kentten bahsetmek kolay değil.Kent Osmanlı döneminden kalma Basçarşı ve çevresi dükkanlar ve cami, han yapısı ve şehrin simgesi Osmanlı sebili ile Anadolu kentlerinden farksız bir görüntü taşırken bir anda o doku değişiyor, ne olduğunu anlamıyorsunuz ve karşınıza Avusturya mimarisi çıkıyor, bir anda Anadolu'dan ne ara çıktımda, Viyana'ya vardım diyorsunuz.Basçarşının devamı, şehrin en popüler caddesi Ferhadiye caddesine açılıyor. 






Basçarşı ve çevresi lokantalar, dükkanlar, hanlar ve camilerle çevrili.Yoruldunuz mu girin bir hana, kendine has sunumu ile nefis Boşnak dibek kahvesinden tadın.Açıktınız mı Boşnak Köftesi ya da Boşnak böreklerinden tadın, fiyatları sakın sormayın, çünkü o fiyata başka hiçbir yerde bu lezzetleri tadamazsınız.Saraybosna, benim için hesaplı ve huzurlu bir damak tadı gezisi oldu, gözlerim hem hüznü ve yeşili hem de tarih ile günümüzü bir anda görme fırsatına sahip oldu.




SAC börekleri nefis, tavsiye ederim.

Basçarşı ve devamında Ferhadiye caddesinde kentin Osmanlıdan kalma hanlarını, camilerini, modern yüzünü, katedrallerini, sinagoglarını görüyorsunuz.Başçarşının bir üst sokağında Miljacka nehri ve nehir üzerindeki 1.Dünya Savaşının çıkmasına sebep olan Avusturya Macaristan İmparatorluğunun arşidükü Ferdinad'ın eşi ile birlikte öldürüldüğü Latin Köprüsü bulunmakta.Latin Köprüsünün hemen karşısında kendine has mimarisi ile Kütüphane binası bulunmakta.



Saraybosna yemyeşil tepelerle çevrili bir kent, o yüzden tepelerden yokuş yukarı çıktığınızda harika panoramik şehir manzaralarını görme fırsatınız oluyor.Saraybosna'ya giderseniz mutlaka yokuş yukarı çıkın ve kenti yüksek bir noktadan görün, yemyeşil tepeleri, camilerin minarelerini, katedrallerin kulelerini, gökdelenleri, kiremit çatılı evleri bir bütün olarak görün.





4 yıl topçu kuşatması altında kalmış bu kentin sokaklarında pembe renkli boyaları görürseniz, bir zamanlar buralara mermi düştüğünü ve birilerinin o noktada ölmüş olduğunu bilin, şehrin sokaklarında arada sırada karşınıza çıkacak bu pembe noktaların böyle bir gerçekliği var.


Kentin merkezi noktası olan Ferhadiye caddesi üzerinde bulunan parkın içinde büyük boyutlarda satranç bulunmakta, insanlar dev boyutlarda satranç oynamanın keyfini çıkarmaktalar.



Saraybosna da kentin bir ucundan diğer ucu arasında ulaşımı sağlayan eski fakat gayet kullanışlı tramvay hattı var, uygun fiyatlarla tramvaydan faydalanabilirsiniz, hatta biletleri bile tramvayın içinden alabiliyorsunuz, gece 00.00 dan sonra seferler bitiyor.Taksi fiyatları anlamında ise mutlaka pazarlık yapın, taksi şoförlerine Bosna Markı mı yoksa Euro mu olarak ücreti isteyip istemediğini teyit edin, Balkan gezim esnasında taksi ücreti olarak en fazla ödemeyi Saraybosna'da yaptım, 15 Bosna Markı olarak anlaştığım taksi ücreti, otelimin önüne geldiğimde 15 Euro oldu, terslik olmasın diye uzatmadan istenilen parayı verdim, siz siz olun bu konuda yanılgıya düşmeyin.




Akşam Basçarşı ve Sebil çevresi fonda çalan Boşnak Sevdalinkaları ile kahve içmeyi seven Bosnalılarla, turistlerle dolu...Rengarenk ışıl ışıl Basçarşı, serin Balkan gecesi, tüm sene Mersin sıcağında bunalmış, yazın sıcaktan kavrulmuş bana çok iyi geldi.




Saraybosna'daki tüm çeşmelerden su içebiliyorsunuz, Balkanların en güzel tarafı bu zaten suya gereksiz paralar ödemiyorsunuz.Rivayete göre Basçarşının içindeki çeşmeden bir kere içtiniz mi, bir kez daha Saraybosna'ya yolunuz düşermiş.Doğrusu bu rivayet gayet işime geldi, çünkü hayatımın geri kalan kısmında mutlaka bir kez daha Saraybosna'yı görmek istiyorum.



Gezip, görmek, seyahat etmek, kentlerin dokusunu hissetmek bir tercihtir, herkes hayata farklı bir noktadan bakar, farklı bakış açılarını kendinde barındırır.Saraybosna hüzünlü tarihi ile yemyeşil tepeleri, farklı kültürlere ait mimari dokusuyla bana çok iyi geldi, kısa zamanda fazla masraf yapmadan, çok fazla beklenti içinde olmadan huzurlu bir Balkan tatili yapmak isterseniz yolunuzu şiddetle düşürmenizi tavsiye ederim.

Savaşların, ölümlerin, göçlerin olmadığı bir dünya umuduyla...

İçinizdeki gezginci ruhun her daim taze kalması dileğiyle.Gezi arkadaşlarım, kahrımı çeken Engin-Ayşe ve Kirman'a çok teşekkür ederim.

Saygılarımla
Egemen ÇINAR