Ufak
tefek şeyler mükemmelliği yaratır, mükemmellik ise ufak tefek birşey değildir.
'Michelangelo Buonarroti'
İtalyadayız başka ne dinlenir ki :) bu yazıyı okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim.
Merhaba,
2014 yazı Avrupa gezimi aktarmaya devam ediyorum.Roma'dan yaklaşık 2 saatlik
otobüs yolculuğu ile meşhur Pisa Kulesinin olduğu Pisa kentine
ulaştık.Şehirde Pisa Kulesi dışında fazla birşey yok ama İtalya denilince
mutlaka yolunuzun düşmesi gereken karakteristik bir yer burası.1 saatlik mola
sonrası yolumuza devam ettik.Yaklaşık 2 saat süren yolculuğumuzdan sonra
Floransa'ya ulaştık.
Yol boyunca bizlere İtalya'nın bereketli topraklarının olduğu Toscana ovası eşlik etti.Yeşillikler,üzüm bağları ve ayçiçeği tarlaları arasında bahçeli avlulu evlere sahip İtalya köylerini, kasabalarını görmek fırsat oldu.Toscana bölgesi gerek şarapları ve gerekse de makarnaları ile İtalya'da önemli bir bölge.Görsel anlamda da etkileyici bir zenginliğe sahip.
Floransa kenti 300 bin nüfusa sahip orta büyüklükte fakat İtalya turizminde söz sahibi önemli bir sanat kenti.Kent küçük olduğu için meydanı ve çevresi ve nehir civarı mimarisi Floransa'nın temelini oluşturmakta.
Floransa, İtalya'da başlayıp bir anda tüm Avrupa'ya yayılmış ve bir süre sonrada Dünya tarihinin önemli bir gelişim ve başkalaşım noktasını oluşturan Rönesans hareketlerinin başladığı ve tüm dünyayı sardığı şehir, bu yüzden kent farklı bir öneme sahip.Rönesans hareketleri ile birlikte tüm dünyada sanatın, estetiğin, hassasiyetin, kültürel zenginliğin başladığını düşünürsek , kente dair hassasiyetimin haklılığı bir nebze anlaşılacaktır.
Şehrin kalbi Duomo Meydanına yani Piazza del Duomo 'ya ulaştıktan sonra elinizde
şehir haritanızla her yere çok rahat ulaşabilirsiniz, zaten kentin tarihsel
mekanlarının hemen hepsi meydan ve civarı sokakları ile çevrili.Daha doğrusu
küçük bir alanda dolaşarak Floransa'ya dair görülmesi gereken önemli yerlere
ulaşabiliyorsunuz.
Florasan’nın simge yapısı olan, kente dair tüm fotoğraf
karelerinin temeli olan Floransa
Katedrali, Duomo Meydanı’nda yer alıyor.Yine Giotto’nun
Çan Kulesi ve Aziz
Giovanni Vaftizhanesi Floransa Katedrali’nin hemen yakınında Duomo
Meydanı’nda bulunuyor.
Meşhur Duomo Meydanına sadece bir kaç dakika yürüme
mesafesinde, Arno nehri üstünde bulunan Veccihio ailesine (kentin hemen her yerinde varlıklarını ve zenginliklerini hissettiren aile) ait Ponte Vecchio ya da diğer
adıyla Eski Köprü bulunmakta.Farklı bir mimariye sahip köprü, köprüden çok
içinde dükkanların olduğu eski tarz bir alış veriş merkezi, sosyalleşme ve
yerleşim alanı gibi.
Duommo meydanın hemen yakınında Signoria Meydanı bulunmakta, meydan üzerinde
meşhur DAVUD heykelinin kopyası ve Veccihio ailesine ait Veccihio Sarayı bulunmakta, hepsi
görsel anlamada etkileyici yapılar.
Katedral, köprü, saray mimarisi tespitlerinden sonra
Floransa'ya dair aktarmak istediklerime geçebilirim sanırım.Gün batımında nehir
çevresinde dolaşmanızı, şehrin hemen yakınında bulunan tepelere çıkıp yukarıdan
şehri seyretmenizi ve meydanda Tiramisu yemenizi tavsiye ederim.
İtalya'da en hoşlanmadığım şey, gidilen mekanlarda oturma parası olarak ayrı ücret alınması, bence çok biçimsiz bir alışkanlık, kafe de oturmak için ayrıca para ödemek İtalyanlara has saçma bir alışkanlık.Bir porsiyon tiramisuya 5 euro veriyorsunuz fakat kafede oturmak için 3-5 euro ayrıca ödeme yapıyorsunuz, enterasan :) Bu arada tiramisuyu hiç beğenmemiştim, abartıldığına bakmayın, Türkiye'de pek çok yerde daha lezzetlisini yediğimi bilirim :) Yine de hava karardığında meydanda zaman geçirmenizi tavsiye ederim.Müzik yapanlar, kalabalık turist kafileleri, fotoğraf çekenler ve binaların ışıklandırmaları farklı bir görsellik sunuyor.
Floransa'da internet sıkıntısı hiç yaşamadım, meydan'da
istediğiniz yerden wifi'ye bağlanabiliyorsunuz.Meydan ve çevresinden biraz
uzaklaştınız mı daha hesaplı fiyatlarla yemek yeme imkanına da sahipsiniz.
Floransa'da benim için en güzel vakit nehir kıyısında
geçirdiğim zamanlardı, tavsiye ederim.Tüm gün fotoğraf çekme, tarihi
yerleri gezme, nehir kenarında vakit geçirme derken ayaklarım artık beni
taşımıyor hale gelmişti, hatta su toplamıştı.Gezi arkadaşlarımla birlikte
meydana sadece 10 dakika yürüme mesafesi bir kaldırım üstünde yere bağdaş
kurarak gece pikniği yapmakla isyan eden ayaklarıma çözüm bulmuştum. 2 saate
yakın yaptığımız gece pikniğimiz de tek bir kişinin bizlere karşı olumsuz
yaklaşımına şahit olmadık.Floransa turiste o kadar alışık bir şehir ki kurallara uyduğunuz sürece, zamanınızı geçirme şeklinize kimse karışmıyor.
Gezmek herkese göre farklıdır, kimisi için önemli olmayan
ayrıntılar,bir başkası için olmazsa olmaz olabiliyor.Gözler farklı şeyleri
ilginç bulabiliyor yada hiç umursamıyabiliyor.
Savaşların, kıyımların olduğu ve hala olmaya devam ettiği
dünyamızda insanoğlunun içsel zenginliğinin de var olduğunu, bitmek bilmeyen
hırsları dışında da bir bakış açısının olduğunu, yani aslında özünde biz insanlarında iyi birer faniler olduğunu görmek mi istiyorsunuz, o zaman
yolunuzu Floransa'ya düşürmenizi tavsiye ederim, kişisel hırslarımızdan
ayrıldığımız zaman güzel şeylere de imza atabiliyormuşuz.Ne dersiniz :)
İçinizdeki gezginci ruhun her daim taze kalması dileğiyle.
Saygılarımla
Egemen ÇINAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder