9 Haziran 2014 Pazartesi

MASAL KENT PRAG

Ölümün olduğu bu dünyada,hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında. FRANZ KAFKA 
ÖNCELİKLE, Bu sayfayı okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim.

Masal gibi bir şehirde doğup, büyüyüp de hayata bu kadar karamsar bakacak ne var ki.Sanırım sanatçı duyarlılığından olsa gerek.Kafka bir noktada haklı hayatta ne kadar çok şeyi farkında olmadan ciddiye alıyoruz ve bu hayatı ne kadar hızlı yaşıyoruz ve bir o kadar da çabuk tüketiyoruz.Bazen kısa soluklar vermek lazım.

Kafka’yı saygıyla andıktan sonra onun kentini anlatmaya başlayalım.

Ağustos ayında Prag bizlere yağmurları ile hoş geldin dedi.Çek Cumhuriyetinin bir milyon nüfuslu masal başkenti Prag, Orta Avrupa’nın kesişme noktasında bulunan önemli bir durak.Zaten Prag yani yazılışı ile PRAHA’kapı anlamına geliyor.Orta Avrupa’nın kapısı Prag  her sene nüfusunun yirmi katı kadar dünyanın her yerinden ziyaretçiye sahip.Ben ve arkadaşlarım 2013 ağustos yazında bu kentin ziyaretçisi olabildik.














Merhaba,PRAHA
Prag ilk etapta insana karışık bir şehir izlenimi veriyor.Daracık sokaklardaki insan kalabalığını algılamakta zorlanıyorsunuz, aman ya kaybolmayayım derdine düşüyorsunuz fakat bir süre sonra bu telaşın yerini şehrin tadını çıkarma hissiyatı alıyor.
Şehir modern mahalleleri dışında  eski şehir ve eski şehrin çevresindeki astronomik saat kulesi, şehrin meydanındaki büyük katedral, tarihi Charles Köprüsü, Yahudi mahallesi ve Vltava nehrinin karşı tarafındaki Prag kalesi ve çevresi ekseninde içinde, dar bir alanda bulunuyor.Anlayacağınız şehir kendine keyifli bir yürüyüş alanı yaratmış. Şehre vardığınızda ağustos sıcağında bile yağmurla karşılaşabileceğinizi ve havanın birden bire 10 derece düşebilme ihtimali ile şemsiyenizi ve baharlık montunuzu yanınıza almanızı tavsiye ederim.






















Prag’ın kalbi, eski şehir ve meydan ve meydandaki katedral ile astronomik saatten oluşuyor.Meydan, üzerinde kafeler ve satış stantlarından oluşan genişçe bir alan.Şehrin en merkezi noktasında odun ateşinde domuz çevirme görebileceğiniz ilginç ayrıntılardan biri, tıpkı bizim kokoreççiler gibi...























Meydanda dolaştıktan ve kalabalığı seyir keyfi ve kahve molası verdikten sonra, meydanın hemen köşesinde bulunan Astronomik saattin kalabalığına dahil olmanızı tavsiye ederim.Saat başlarında öncelikle bir horoz figürü pencereden çıkıyor ve devamında 12 havari figürü sırasıyla geçiş yapıyor.Bana çok enteresan gelmedi ama saatin kendisi bütün olarak güzeldi.12 havarinin saat başları geçişini izlemek için yukarı bakıp dururken,bu saat kulesinin yukarısından insanları seyretmek nasıldır acaba ? Soru sorarken, dayanamadık 4 arkadaş saat kulesine çıktık.Kişi başı sadece 10 Euro ile tüm Prag ayaklarınızın altında  Saat Kulesine çıkmanızı şiddetle tavsiye ederim.

































Çekler Avrupa Birliğine girmiş olmalarına rağmen hala kendi para birimlerini kullanıyorlar, tabi Euro her yerde kullanılıyor.Çek parası da Türk lirasından değersiz olduğu için genel anlamda Prag pahallı bir şehir değil.İçkiler çok ucuz, ismini duymadığınız pek çok içki çeşidi mevcut.Özellikle meşhur PİLSEN biralarının ana vatanı ÇEK CUMHURİYETİ. Çekler’de alkol kullanımı gündelik hayatta o kadar normal bir hale gelmiş ki insanlar arasında gizli akolizmin olduğunu duydum, biranın şişesinin 1 TL’ye’, suyun ise 4 TL’ye denk geldiği bir ülkede ne olacaktı ki? Bu sayede Avrupa da hakikaten sudan ucuz tabirin gerçek olduğunu öğreniyorsunuz. Prag’ın gezilmesi gereken yerleri küçük bir alana yayıldığı için şehri rahat rahat dolaşabiliyorsunuz.Aslında nasıl anlatsam bütün olay bir süre sonra dön dolaş aynı yerler mantığına dönüyor.Meydanın çevresi küçük ara sokaklara açılıyor.Ara sokaklar ise  pasajlara .Sokakların kalabalığına kendinizi bırakmanızı tavsiye ederim.























Prag da yemek yeme konusunda çok sorun yaşamadık, etlerin hemen hepsi domuz eti o yüzden tercihimizi en azından dana eti yeriz düşüncesiyle Burger King’den yana kullandık.Ayrıca şehir merkezinde çok sevimli ekmek ve pasta fırınları var, alternatif atıştırmalık olarak değerlendirebilirsiniz.Daha öncede belirttiğim gibi Prag pahallı bir şehir değil, her bütçeye hitap edebilecek yemek seçenekleri fazlasıyla var.Rahat olun. Ara sokakların devamında karşımıza Tuna nehri kadar havalı olmasa da Prag’ın ortasından geçen, şehrin tarihi dokusuna anlam katan, bulanık renkli Vltava nehri çıkıyor.Nehrin üzerinde pek çok tekne turu yapılıyor  açıkçası biz Vltava’yı, Tuna nehri kadar kapsamlı bulmadığımız için tekne turu ile ilgilenmedik.Bence Prag’da tekne turu olmazsa olmaz bir etkinlik değil.
Nehrin üzerinde çok sayıda köprü var fakat bir tanesi var ki bir süre sonra benim ve arkadaşlarımın Prag tatili boyunca en büyük sosyal mekanımız oldu.Meşhur Charles köprüsü adeta Prag’ın mecburiyet caddesi.Yeni evli gelin ve damatların, sokak müzisyenlerinin, turistlerin, aşıkların, ayyaşların hatta evsizlerin  bile buluşma noktası bu tarihi taş köprü araç trafiğine kapalı. Köprü, günün her saatinde kalabalık yaya hareketliliğinin olduğu, sağlı sollu heykellerle çevrili ve inanılmaz güzel Prag manzaralarına sahip.
Prag’a yolunuz düşerse gitmenizi tavsiye etmiyorum ki zaten gideceksiniz.




































Charles Köprüsünden karşı tarafa geçtiğinizde karşınıza tekrar ara sokaklar, kafeler, barlar ve Kafka Müzesi çıkıyor.Müzenin kapanmış olması sebebiyle ne yazık ki içini gezme fırsatımız olmadı ama müzenin geniş ve güzel bir bahçesi var bahçeye kısa bir zaman ayırmanızı ve biraz soluklanmanızı tavsiye ederim.Bu arada söylemeden edemeyeceğim, bahçedeki havuza iki tane çıplak erkek heykelleri koymuşlar ve heykellerin bazı mekanizmaları hareket ediyor.sanki Kafka’nın uçuk kaçık yanlarını ifade etmek istemişler de o ilginç heykelleri kondurmuşlar gibi geldi bana.Elbette yorum sizin.

















Her ne kadar Prag ve çevresi birbirine yakın olduğu için geniş bir alanda dolaşmak sıkıntısı yaşamıyor olmanıza rağmen, bir süre sonra bacaklarınız Orta Avrupa büyüsü falan dinlemem, götür beni otele demeye başlıyor.Prag ulaşım anlamında basit bir şehir.3 Ayrı metro hattına sahip ayrıca şehrin hemen hemen tüm bölgelerine giden tramvay hatları mevcut.Metro 23.30 gibi kapansa dahi şehir merkezine sabah 04.30 ‘a kadar çalışan tramvay hatları var,ki bu tecrübeyle sabittir. Prag metrosunda veya tramvayda her hangi bir bilet kontrolü ile karşılaşmadık ama kontrol olsaydı ve biletsiz olsaydınız 60 Euro ceza ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bizler paşa paşa korkumuzdan biletlerimizi aldık.Biletler tek kullanımlık 3 liraya, tüm günlük ve tüm taşıma araçlarını kullanma kolaylığı ile 15 liraya denk geliyor.Bu arada Çek Cumhuriyeti Sovyetler Birliği döneminde yoğun etki altında kaldığı için tramvaylar hala eski tip kırmızı.

















Prag’da iyi bir otel bulmak çok zormuş.O kadar çok turist geldiği için bizim anladığımız anlamda hizmet alamıyorsunuz yatacak temiz bir otel bulduğunuza şükredin mantığındalar anlayacağınız.Kaldığımız otel eski bir yurt binasından çevrilme gibiydi ama tramvay ve metro duraklarına çok yakındı. Prag’da eski şehir dışında bir hareketlik yok hatta fazla sakin. 
Zamanını hep engel aramakla geçirme. Belki de hiç engel yoktur. FRANZ KAFKA
Otelde pek de bizim damak tadımıza uygun olmayan sabah kahvaltısından sonra Vltava Nehrinin karşı yakasında yüksek bir tepenin üzerinde bulunan içinde Cumhurbaşkanının çalışma ofisinin de olduğu Prag Kalesine gitmek için yola çıktık.Kale derken çevresinde kiliseler, geniş bir meydan ve kafelerden ve binalardan oluşan kompleks demek daha doğru.Nasıl derler çok amaçlı ne ararsan var.Çek askerlerinin nöbet teslimini izleyebilir devamında kilisede yapılmakta olan  ayine konuk olabilirsiniz veya sarayın bahçesindeki muhteşem Prag manzarasının seyrine dahil olabilirsiniz ya da müzisyenlerin konserlerini dinleyebilirsiniz.Ne kale ama sanırsınız ki dünya fuarındasınız, her ülkeden temsilciler gelmiş de bizde Türkiye’yi temsil ediyoruz.Ben en çok Singapurluları sevdim (bu arada Çekler çok nemrut insanlar,görsellik anlamında çok iyiler ama iletişimleri sıfır) şurası kesin Asyalılar nezdinde Türklerin karizması hakikaten var.Kısacık beş dakikada kanka olduk onlarla.Yine kale dediğime bakmayın, Cumhurbaşkanının çalışma ofisi o kompleksin içindeymiş, düşünsenize bizde Çankaya Köşkünün içini gezebilir misiniz? Sıkıysa gezin.Avrupa toplumundaki siyasetçilerin samimiyetini ve gösterişten uzaklığını takdir ediyorum.Kale ve çevresine mutlaka vakit ayırmanızı tavsiye ediyorum.




































Prag Kalesinde bol bol zaman geçirdik, Ağustos ayında dahi hava soğuk olduğu için kapalı alanlarda dinlenmeye dikkat ettik.Prag şehir merkezinde temel gezi noktaları bu eksenden oluşuyor.Eski şehirde bulunan Yahudi mahallesini detaylı gezme fırsatımız olmadı fakat gösterişli Prag Belediye binası çevresinde kısa bir akşam turu yaparak eksikliğimizi gidermeye çalıştık.Bol bol Charles Köprüsünde dolaştık, kalabalığa karıştık, köprüden Prag manzarasını seyredip hayran kaldık.Prag görsel zenginlik anlamında sizi fazlasıyla tatmin ediyor.Prag’ın çevresi görülmesi gereken çok fazla alternatifleri barındırdığı için bizde bu alternatifleri değerlendirmek istedik.Bir günümüzü Prag merkeze 75 km uzaklıkta bulunan ve Avrupa’nın meşhur sağlık,termal kasabası olan ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bile bir dönem tedavi amaçlı gittiği Karlovy Vary’e ayırdık.Bir diğer günümüzü de Prag’a bir buçuk saat uzaklıkta bulunan Almanya’nın en tarihi kenti Dresden’a ve Terezin Nazi Kampına ayırdık.Bu iki şehirde bu sayfada anlatılmayacak kadar güzel ve ayrıntılı olduğu için gözlemlerimi daha sonra ayrı aktarmak istiyorum.Prag’a kadar gelmişken bu iki kente de gitmenizi tavsiye ediyorum.

























Prag geceleri konusunda meydan ve çevresi ve ara sokaklar fazlasıyla alternatif sunuyor, pek çok bar, kafe mevcut.Şehirde sabahın ilk ışıklarına kadar tramvay çalışan hatlar olduğu için ulaşım açısından sıkıntı yaşamıyorsunuz.Yeter ki oteliniz şehrin merkezinden aşırı uzak olmasın.Bu arada fiyatlar hesaplı.Prag’ın en lüks mağazalarının, iş merkezlerinin olduğu, bankaların ve finansal hayatın devam ettiği Kaprova caddesinde kısa bir zaman geçirdik.Caddeye kısa bir vakit ayırmanızı tavsiye ederim.Kaprova caddesinde eurolarımızı Çek parasına çevirdik.Şehrin pek çok yerinde euro bozdurma ofisleri mevcut olduğu için bu anlamda sorun yaşamıyorsunuz ama öğrendiğimiz kadarıyla para çevirme ofislerinin hemen hepsi güvenilir değil, mutlaka komisyonlarını alıyorlar ama insaflı komisyon ama insafsız dikkatli olmanızı öneririm.

Prag tarihi binaları, kiliseleri, müzeleri, parkları, meydanları, özgür ruhlu insanları, köprüleri,Vltava nehri ve Kafka ruhu ile masal gibi bir şehir.Yapacağınız iki günlük bir program ile Prag’ın hakkını rahatlıkla verebilirsiniz.Ulaşımı kolay ve şehrin gezilmesi gereken temel noktaları birbirine çok yakın.


















Renklerin güzelliğini, dünyanın evrenselliğini, dünyanın farklı köşelerinde  farklı tatlarının olduğunu, medeniyetlerin günümüze kadar neler taşımış olduklarını ve tüm bunların ne ifade ettiğini insan ancak gözüyle gördüğünde, eliyle tuttuğunda anlayabiliyormuş.


İçinizdeki gezginci ruhun her dönem taze kalmasını dilerim.


Bu yazıyı yazmam da bana destek olan can tatil arkadaşlarım, Yunus’a, Ayşe’ye, Kirman’a çok teşekkür ederim.Kısacık zamanda hayata ne kadar farklı bakabilmemi sağlayacak kadar yararlı bilgi veren blog sayfası paylaşımcısı tüm arkadaşlara yürekten teşekkür ederim.
Saygılarımla


Egemen ÇINAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder