Yaşadıklarımdanöğrendiğim bir şey var, Yaşadın mı,
yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi.Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın
insanlar.Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın…
Ne de güzel söylemiş üstat
Ataol BEHRAMOĞLU.
Bunca zaman yeni yerler görebilme
merakımı geçen yaz sonunda gerçekleştirebildim. Budapeşte, Prag, Viyana,
Bratislava ve Dresden yani Orta Avrupa gezisi için 4 arkadaş yola çıktık. Malum
işin içinde hukukçuluk var öyle olunca da detaylı soruşturma, araştırma ve
eksiksiz olma titizliği ile neredeyse internet deki tüm blog sayfalarını
okudum. Sağ olsun herkes sayfaları ile hem bilgilendirdi hem de yeni yerler
görme hevesimi fazlasıyla arttırdı.
ÖNCELİKLE..Bu
sayfayı okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim.
Tuna nehri akmam diyor, Kenarımı
yıkmam diyor, Ünü büyük Osman Paşa, Pilevne’den çıkmam diyor…
Ve evet Budapeşte..Tarihimizde
önemli yeri olan bir zamanlar ecdadımızın fethettiği Tuna nehri kenarında
ki, Avrupa’nın en büyük nehrinin ikiye ayırdığı güzel şehir.Zamanında
Osmanlının, Avusturya İmparatorluğunun, Sovyetler Birliğinin egemenliği altında
kalan Macaristan’ın 2 milyon nüfuslu başkenti.Biraz hala doğu bloğu kenti
havasını devam ettiren,biraz da Avrupa ruhunu koruyup geliştiren şehir.
Budapeşte’ye gidince mutlaka
görülmesi gereken yerler konusunda hemen herkesin hem fikir olduğu
noktaları ben de söylemek isterim.Öncelikle Şehrin Buda tarafında yer alan
Matyas Kilisesi ve çevresinin görülmesini tavsiye ederim.Kilise yüksek bir
tepenin üzerinde olduğu için inanılmaz güzel bir Budapeşte manzarasına sahip.
Matyas Kilisesi, Budapeşte
Matyas Kilisesinden Budapeşte
Devamında Parlamento Binası Budapeşte’nin en görkemli binalarından biri.Arkadaşlarımla içini gezmeyi de çok istedik fakat hem tadilat olduğu için hem de zamanımız kısıtlı olduğu için görmek fırsatımız olmadı. Parlamento binası için 20 Euro giriş ücreti alınıyor,ayrıca farklı dillerde tercüme edilmiş kulaklık imkanı da mevcut fakat Türkçe yoktu,bunca sene Macaristan ile olan tarihi ilişkilerimize rağmen bir sürü dilin arasında Türkçe’nin olmamasını doğrusu biraz yadırgadık.Parlamento binası şehrin Buda yakasında bulunan ve şehrin pek çok noktasından rahatlıkla görülebilen görsel anlamda son derece etkileyici bir yapı bu yüzden en az bir yarım saatinizi ayırmanızı tavsiye ederim.
Parlamento Binası, Budapeşte
Budapeşte 3 ayrı hattan oluşan temiz ve
gayet kolay bir metroya ulaşım ağına sahip,ayrıca şehrin hemen hemen her yerine
giden tramvay hatları da var,bu sebeple ulaşım anlamında sıkıntılı bir şehir
değil. Yalnızca Viyana veya Prag’dan farklı olarak metro girişlerinde Macarlar
çok sıkı bilet kontrolü yapıyorlar,hatta metronun tren girişinde bile Macar
görevliler bilet soruyorlar,sakın bilet almasam ne olur demeyin, 60 Euro cezayı
ödemek zorunda kalabilirsiniz.Tek kullanımlık biletler 3TL ‘ye, 24 saatlik ve
bütün ulaşım araçlarının kullanılabildiği biletler ise 15TL’ye denk gelen
fiyatlarda.Metrolar 24’e kadar çalışıyor.Sanırım daha geç saatlere kadar
çalışan tramvay hatları da var.
Budapeşte Metrosu
Budapeşte akşamları ile ilgili sayısız
güzel şeyler okumuştum ama elbette görmek bambaşka.Dünyada ışıklandırması ile
ödül almış bir şehir burası.Hava karardıktan sonra tüm şehir rengarenk.Tuna
nehri kıyısı boyunca hemen hemen her yerden tekne turları düzenleniyor 10
Eurodan başlayan fiyatlarla akşam keyifli Tuna nehri turu yapabilirsiniz. Bu
arada tarihi binaları tanıtmak amacıyla kulaklık da dağıtıyorlar ama maalesef
yine o kadar dilin arasında Türkçe yoktu.Bizlerde mevcut İngilizcemizle idare
ettik .Bu arada Macarlar gerçekten keyifli insanlar turistlere de
alışmışlar,çok fazla İngilizce bilen yok gibi geldi bana ama adres
sorduğunuzda ellerinden geldiğince turistlere yardımcı oluyorlar.Bu anlamda
rahat olun, ulaşımı ve gezilmesi gayet kolay bir şehir.
Tekneden Budapeşte
Akşamları Budapeşteliler süs havuzları kenarında veya Tuna çevresinde zaman
geçiriyorlar.Herkesin elinde çeşit çeşit içkiler,kimse kimseye karışmıyor ve
kimseyi huzursuz etmiyor.Bir zamanlar burası bizimdi diye düşündüğümüzden
midir? Bilmem ama yüksek sesle Türkçe sohbet ederken bile çevremizde hiç kimse
başını çevirip, kim bu yabancılar diye bakmadı.Bizim ülkemizde kimi yerlerde bu
özgürlüğü çok kolay bulamadığımızı düşününce Budapeştelileri ayrıca sevdim.
Buda ve Peşte'nin ortasında Tuna nehri üzerinde, Macarların dinlenme ve eğlence adası olarak tasarladıkları, üzerinde büyük süs havuzlarının, yemyeşil çiçek bahçelerinin olduğu farklı bir yerden bahsetmek istiyorum. Margirot adası, Parlamento Binasından neredeyse yürüyerek gidilecek kadar yakın, köprü bağlantısı ile otobus ve tramvay ulaşımının olduğu görülmesini şiddetle tavsiye edeceğim bir park ya da park kompleksi.Adayı elektronik araba veya dört kişilik bisiklet kiralayarak gezebiliyorsunuz.Bisiklet ve araç fiyatları gayet hesaplı.Ada, ağustos sıcağında ayrı bir vaha ve keyifli bir eğlence noktası.
Margirot Adanın keyfi bisikletle çıkar dediler, öyle yaptık...
Margirot Adası
Margirot Adası Elektrikli Arabalar
Margaret adasının dinlendirici
yapısından sonra şehrin Buda yakasında bulunan ve hemen hemen şehrin pek çok
noktasından görülen Gellert Tepesine gitmeye karar verdik.Gellert Tepelik bir
bölge olduğu için toplu taşımalar bir noktaya kadar var akabindeTABANA KUVVETile yolculuğumuza devam ettik, biraz
yorucu oldu ama inanın gördüğünüz manzaraya değiyor. Tramvay ile şehrin Gellert
bölgesine ulaştıktan sonra dik bir tepeyi dinlenerek çıktık.Gellert Tepesinden
tüm şehir ayaklarınızın altında, bu şehri bu kadar çok sevmemin sebebi Gellert
tepesindeki muhteşem manzara olsa gerek. Uzaktan Gellert Tepesi ,tepeye çıkabilmek için baya bir uğraş verdiğimiz ortada değil mi? Gellert Tepesinden Budapeşte manzarası görülmeye değer.
Devamında kenti sayısız köprülerinden en
bilinmiş olanı ve en güzeli Zincirli Köprü yada diğer adı ile Aslanlı Köprüden
yürüyerek Vati Utka caddesini görmek için yola çıktık.Budapeşte’nin en lüks ve
trafiğe kapalı Vati Utka caddesi şehrin Tuna nehri kenarında çok yakın ve Peşte yakasında bulunan son derece temiz bir cadde.Cadde üzerindeki kafelerden
birinde kahve içip kalabalığı seyir keyfini tatmanızı tavsiye ederim.Cadde
üzerinde pek çok Avm var açıkçası mağaza gezmek için vakit harcanmayacak kadar
tarihi bir şehir burası, o yüzden Vati Utka’da fazla kalamadık.Yine yemeğimizi
Burger King’den yedik çünkü domuz eti sürprizi ile karşılaşmak istemedik. Zincirli Köprü, Budapeşte
Vati Utka caddesinden kareler..
Her ülkenin bir tarihi ve
tarihsel liderleri vardır.Bence Macarlar tarih boyunca Avusturya
imparatorluğundan,Ruslardan o kadar çok zulüm görmüşler ki yaşadıkları
acılarını unutmamak için Kahramanlar Meydanı yapmışlar.Bu meydan şehrin merkezi
noktalarına yakın yine metro istasyon güzergahına da uzak olmayan bir kavşakta
bulunuyor. Macarların tüm liderlerinin heykellerine yer verildiği genişçe bir
alana yayılmış tarihsel bir alan,görmenizi tavsiye ederim. Kahramanlar Meydanı, Budapeşte
Andrassy Caddesi, Budapeşte
Kahramanlar Meydanından aşağıya doğru yani
Tuna nehri boyuna yürüdünüz mü, Budapeşte deki bütün elçiliklerin bulunduğu
gayet düzgün Andrassy caddesini ulaşıyorsunuz.Cadde gayet geniş ve sağlı sollu
tarihi bina dolu.Ayrıca bizim elçilik binamızda o cadde üzerinde
bulunuyor.Andrassy caddesi biraz uzun bir cadde ama yol boyunca pek çok yerde
kafeler mevcut, kahve molası vermenizi ve dinlenmenizi tavsiye ederim.Andrassy caddesinin devamında kendine has
görkemi ile Macaristan Opera Binası karşınıza çıkıyor.Vaktiniz varsa opera
izlemenizi tavsiye ederim.20 Euro idi fiyatları.Bu arada opera binası dıştan
ayrı etkileyici, içten ayrı..
Opera Binasından kareler, Budapeşte
Bu ata şehri gezilip görülmesi, detaylı
incelenmesi gereken bir şehir.Bizim gibi 3 günlüğüne gelmiş iseniz ister
istemez her yeri görebilmek mümkün olmuyor.Kahramanlar Meydanının hemen aşağısı
daha önce belirttiğim gibi Andrassy caddesine açılıyor fakat Kahramanlar
Meydanının hemen yukarısında Macaristan Tarih Müzesi bulunuyor. İçinde kilise
ve çeşitli tarihi binaların olduğu, geniş bir ormanlık alanda, dört bir tarafı
heykellerle çevrili harika bir müze kompleksi.Hatta içinde ufak bir göl bile
var.Biz arkadaşlarımla kısa bir vakit ayırdık, görmenizi tavsiye ederim. Macaristan Tarih Müzesi alanından bir kare
Tatilimizin son gününü şehrin hali vakti
yerinde insanların yaşadığı ve daha ziyade villa tarzı evlerden oluşan Buda yakasında
bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayını gezmeye ayırdık.Yüksek bir tepe üzerinde
bulunan saray,aslında basit bir tarifle Gellert Tepesi ile Matyas Kilisesinin
ortasından bulunuyor ve Tuna nehri kenarından gayet heybetli görünüyor.Metro
ile karşıya tarafa yani Peşte’den, Buda’ya geçtikten sonra yineTABAN KUVVETİile saraya çıktık. Görmenizi tavsiye
ediyorum.Görsel şehir manzarası ve sarayın kendisi gerçekten çok güzel. Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Budapeşte
Ve her güzel şey gibi tatil bitti ve son
günümüzde tıpkı pazartesi sendromu yaşar gibi tatil bitti sendromu
yaşadık.Bütün gün neredeyse yürüyerek şehri gezmemize rağmen inanın
yorgunluğunuzu anlamıyorsunuz, çünkü hak ediyor bu fedakarlığı Budapeşte.
Havalimanı şehrin 30 km
dışında olduğu için zamanınızı ona göre ayarlarsanız sıkıntı yaşamazsınız.Genel
olarak hesaplı bir şehir, maddi anlamda abartmadığınız sürece keyifli birkaç
gün geçirebilirsiniz.Tuna’nın nazlı kentine vakit ayırmalarını gezgincilere
şiddetle tavsiye ederim.Güvenlik anlamında ise bizler şehri epeyce gezdik çok
şükür bir sıkıntı yaşamadık yine de dikkatli olmakta fayda var. Farklı hayatlarla, farklı insanlarla
aslında tüm tezatlarıyla bu dünya bizlerin ve bizlerde bu dünyanın insanıyız.Bu
yazıyı yazmam da bana destek olan can tatil arkadaşlarım, Yunus’a, Ayşe’ye,
Kirman’a çok teşekkür ederim.Kısacık zamanda hayata ne kadar farklı bakabilmemi
sağlayacak kadar yararlı bilgi veren blog sayfası paylaşımcısı tüm arkadaşlara
yürekten teşekkür ederim. Saygılarımla Egemen ÇINAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder