6 Haziran 2014 Cuma

BUDAPEŞTE

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi.Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar.Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın…


Ne de güzel söylemiş üstat Ataol BEHRAMOĞLU.

Bunca zaman yeni yerler görebilme merakımı geçen yaz sonunda gerçekleştirebildim. Budapeşte, Prag, Viyana, Bratislava ve Dresden yani Orta Avrupa gezisi için 4 arkadaş yola çıktık. Malum işin içinde hukukçuluk var öyle olunca da detaylı soruşturma, araştırma ve eksiksiz olma titizliği ile neredeyse internet deki tüm blog sayfalarını okudum. Sağ olsun herkes sayfaları ile hem bilgilendirdi hem de yeni yerler görme hevesimi fazlasıyla arttırdı.





ÖNCELİKLE..Bu sayfayı okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim.


Tuna nehri akmam diyor, Kenarımı yıkmam diyor, Ünü büyük Osman Paşa, Pilevne’den çıkmam diyor…
Ve evet Budapeşte..Tarihimizde önemli yeri olan bir zamanlar ecdadımızın fethettiği Tuna nehri kenarında ki, Avrupa’nın en büyük nehrinin ikiye ayırdığı güzel şehir.Zamanında Osmanlının, Avusturya İmparatorluğunun, Sovyetler Birliğinin egemenliği altında kalan Macaristan’ın 2 milyon nüfuslu başkenti.Biraz hala doğu bloğu kenti havasını devam ettiren,biraz da Avrupa ruhunu koruyup geliştiren şehir.


Budapeşte’ye gidince mutlaka görülmesi gereken yerler konusunda hemen herkesin hem fikir olduğu noktaları ben de söylemek isterim.Öncelikle Şehrin Buda tarafında yer alan Matyas Kilisesi ve çevresinin görülmesini tavsiye ederim.Kilise yüksek bir tepenin üzerinde olduğu için inanılmaz güzel bir Budapeşte manzarasına sahip.
Matyas Kilisesi, Budapeşte
Matyas Kilisesinden Budapeşte


Devamında Parlamento Binası Budapeşte’nin en görkemli binalarından biri.Arkadaşlarımla içini gezmeyi de çok istedik fakat hem tadilat olduğu için hem de zamanımız kısıtlı olduğu için görmek fırsatımız olmadı. Parlamento binası için 20 Euro giriş ücreti alınıyor,ayrıca farklı dillerde tercüme edilmiş kulaklık imkanı da mevcut fakat Türkçe yoktu,bunca sene Macaristan ile olan tarihi ilişkilerimize rağmen bir sürü dilin arasında Türkçe’nin olmamasını doğrusu biraz yadırgadık.Parlamento binası şehrin Buda yakasında bulunan ve şehrin pek çok noktasından rahatlıkla görülebilen görsel anlamda son derece etkileyici bir yapı bu yüzden en az bir yarım saatinizi ayırmanızı tavsiye ederim.

Parlamento Binası, Budapeşte

Budapeşte 3 ayrı hattan oluşan temiz ve gayet kolay bir metroya ulaşım ağına sahip,ayrıca şehrin hemen hemen her yerine giden tramvay hatları da var,bu sebeple ulaşım anlamında sıkıntılı bir şehir değil. Yalnızca Viyana veya Prag’dan farklı olarak metro girişlerinde Macarlar çok sıkı bilet kontrolü yapıyorlar,hatta metronun tren girişinde bile Macar görevliler bilet soruyorlar,sakın bilet almasam ne olur demeyin, 60 Euro cezayı ödemek zorunda kalabilirsiniz.Tek kullanımlık biletler 3TL ‘ye, 24 saatlik ve bütün ulaşım araçlarının kullanılabildiği biletler ise 15TL’ye denk gelen fiyatlarda.Metrolar 24’e kadar çalışıyor.Sanırım daha geç saatlere kadar çalışan tramvay hatları da var.
Budapeşte Metrosu
Budapeşte akşamları ile ilgili sayısız güzel şeyler okumuştum ama elbette görmek bambaşka.Dünyada ışıklandırması ile ödül almış bir şehir burası.Hava karardıktan sonra tüm şehir rengarenk.Tuna nehri kıyısı boyunca hemen hemen her yerden tekne turları düzenleniyor 10 Eurodan başlayan fiyatlarla akşam keyifli Tuna nehri turu yapabilirsiniz. Bu arada tarihi binaları tanıtmak amacıyla kulaklık da dağıtıyorlar ama maalesef yine o kadar dilin arasında Türkçe yoktu.Bizlerde mevcut İngilizcemizle idare ettik .Bu arada Macarlar gerçekten keyifli insanlar turistlere de alışmışlar,çok fazla İngilizce bilen yok gibi geldi bana ama adres sorduğunuzda ellerinden geldiğince turistlere yardımcı oluyorlar.Bu anlamda rahat olun, ulaşımı ve gezilmesi gayet kolay bir şehir.

Tekneden Budapeşte 
Akşamları Budapeşteliler süs havuzları kenarında veya Tuna çevresinde zaman geçiriyorlar.Herkesin elinde çeşit çeşit içkiler,kimse kimseye karışmıyor ve kimseyi huzursuz etmiyor.Bir zamanlar burası bizimdi diye düşündüğümüzden midir? Bilmem ama yüksek sesle Türkçe sohbet ederken bile çevremizde hiç kimse başını çevirip, kim bu yabancılar diye bakmadı.Bizim ülkemizde kimi yerlerde bu özgürlüğü çok kolay bulamadığımızı düşününce Budapeştelileri ayrıca sevdim.


Buda ve Peşte'nin ortasında Tuna nehri üzerinde, Macarların dinlenme ve eğlence adası olarak tasarladıkları, üzerinde büyük süs havuzlarının, yemyeşil çiçek bahçelerinin olduğu farklı bir yerden bahsetmek istiyorum. Margirot adası, Parlamento Binasından neredeyse yürüyerek gidilecek kadar yakın, köprü bağlantısı ile otobus ve tramvay ulaşımının olduğu görülmesini şiddetle tavsiye edeceğim bir park ya da park kompleksi.Adayı elektronik araba veya dört kişilik bisiklet kiralayarak gezebiliyorsunuz.Bisiklet ve araç fiyatları gayet hesaplı.Ada, ağustos sıcağında ayrı bir vaha ve keyifli bir eğlence noktası.
Margirot Adanın keyfi bisikletle çıkar dediler, öyle yaptık...


Margirot Adası


Margirot Adası Elektrikli Arabalar


Margaret adasının dinlendirici yapısından sonra şehrin Buda yakasında bulunan ve hemen hemen şehrin pek çok noktasından görülen Gellert Tepesine gitmeye karar verdik.Gellert Tepelik bir bölge olduğu için toplu taşımalar bir noktaya kadar var akabinde TABANA KUVVET ile yolculuğumuza devam ettik, biraz yorucu oldu ama inanın gördüğünüz manzaraya değiyor. Tramvay ile şehrin Gellert bölgesine ulaştıktan sonra dik bir tepeyi dinlenerek çıktık.Gellert Tepesinden tüm şehir ayaklarınızın altında, bu şehri bu kadar çok sevmemin sebebi Gellert tepesindeki muhteşem manzara olsa gerek.
Uzaktan Gellert Tepesi ,tepeye çıkabilmek için baya bir uğraş verdiğimiz ortada değil mi?

Gellert Tepesinden Budapeşte manzarası görülmeye değer.


































Devamında kenti sayısız köprülerinden en bilinmiş olanı ve en güzeli Zincirli Köprü yada diğer adı ile Aslanlı Köprüden yürüyerek Vati Utka caddesini görmek için yola çıktık.Budapeşte’nin en lüks ve trafiğe kapalı Vati Utka caddesi şehrin Tuna nehri kenarında çok yakın ve Peşte yakasında bulunan son derece temiz bir cadde.Cadde üzerindeki kafelerden birinde kahve içip kalabalığı seyir keyfini tatmanızı tavsiye ederim.Cadde üzerinde pek çok Avm var açıkçası mağaza gezmek için vakit harcanmayacak kadar tarihi bir şehir burası, o yüzden Vati Utka’da fazla kalamadık.Yine yemeğimizi Burger King’den yedik çünkü domuz eti sürprizi ile karşılaşmak istemedik.


Zincirli Köprü, Budapeşte

















Vati Utka caddesinden kareler..























Her ülkenin bir tarihi ve tarihsel liderleri vardır.Bence Macarlar tarih boyunca Avusturya imparatorluğundan,Ruslardan o kadar çok zulüm görmüşler ki yaşadıkları acılarını unutmamak için Kahramanlar Meydanı yapmışlar.Bu meydan şehrin merkezi noktalarına yakın yine metro istasyon güzergahına da uzak olmayan bir kavşakta bulunuyor. Macarların tüm liderlerinin heykellerine yer verildiği genişçe bir alana yayılmış tarihsel bir alan,görmenizi tavsiye ederim.

Kahramanlar Meydanı, Budapeşte





















Andrassy Caddesi, Budapeşte




















Kahramanlar Meydanından aşağıya doğru yani Tuna nehri boyuna yürüdünüz mü, Budapeşte deki bütün elçiliklerin bulunduğu gayet düzgün Andrassy caddesini ulaşıyorsunuz.Cadde gayet geniş ve sağlı sollu tarihi bina dolu.Ayrıca bizim elçilik binamızda o cadde üzerinde bulunuyor.Andrassy caddesi biraz uzun bir cadde ama yol boyunca pek çok yerde kafeler mevcut, kahve molası vermenizi ve dinlenmenizi tavsiye ederim.Andrassy caddesinin devamında kendine has görkemi ile Macaristan Opera Binası karşınıza çıkıyor.Vaktiniz varsa opera izlemenizi tavsiye ederim.20 Euro idi fiyatları.Bu arada opera binası dıştan ayrı etkileyici, içten ayrı..
Opera Binasından kareler, Budapeşte

























Bu ata şehri gezilip görülmesi, detaylı incelenmesi gereken bir şehir.Bizim gibi 3 günlüğüne gelmiş iseniz ister istemez her yeri görebilmek mümkün olmuyor.Kahramanlar Meydanının hemen aşağısı daha önce belirttiğim gibi Andrassy caddesine açılıyor fakat Kahramanlar Meydanının hemen yukarısında Macaristan Tarih Müzesi bulunuyor. İçinde kilise ve çeşitli tarihi binaların olduğu, geniş bir ormanlık alanda, dört bir tarafı heykellerle çevrili harika bir müze kompleksi.Hatta içinde ufak bir göl bile var.Biz arkadaşlarımla kısa bir vakit ayırdık, görmenizi tavsiye ederim.
Macaristan Tarih Müzesi alanından bir kare
















Tatilimizin son gününü şehrin hali vakti yerinde insanların yaşadığı ve daha ziyade villa tarzı evlerden oluşan Buda yakasında bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayını gezmeye ayırdık.Yüksek bir tepe üzerinde bulunan saray,aslında basit bir tarifle Gellert Tepesi ile Matyas Kilisesinin ortasından bulunuyor ve Tuna nehri kenarından gayet heybetli görünüyor.Metro ile karşıya tarafa yani Peşte’den, Buda’ya geçtikten sonra yine TABAN KUVVETİ ile saraya çıktık. Görmenizi tavsiye ediyorum.Görsel şehir manzarası ve sarayın kendisi gerçekten çok güzel.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Budapeşte























Ve her güzel şey gibi tatil bitti ve son günümüzde tıpkı pazartesi sendromu yaşar gibi tatil bitti sendromu yaşadık.Bütün gün neredeyse yürüyerek şehri gezmemize rağmen inanın yorgunluğunuzu anlamıyorsunuz, çünkü hak ediyor bu fedakarlığı Budapeşte. Havalimanı şehrin 30 km dışında olduğu için zamanınızı ona göre ayarlarsanız sıkıntı yaşamazsınız.Genel olarak hesaplı bir şehir, maddi anlamda abartmadığınız sürece keyifli birkaç gün geçirebilirsiniz.Tuna’nın nazlı kentine vakit ayırmalarını gezgincilere şiddetle tavsiye ederim.Güvenlik anlamında ise bizler şehri epeyce gezdik çok şükür bir sıkıntı yaşamadık yine de dikkatli olmakta fayda var.

Farklı hayatlarla, farklı insanlarla aslında tüm tezatlarıyla bu dünya bizlerin ve bizlerde bu dünyanın insanıyız.Bu yazıyı yazmam da bana destek olan can tatil arkadaşlarım, Yunus’a, Ayşe’ye, Kirman’a çok teşekkür ederim.Kısacık zamanda hayata ne kadar farklı bakabilmemi sağlayacak kadar yararlı bilgi veren blog sayfası paylaşımcısı tüm arkadaşlara yürekten teşekkür ederim.


Saygılarımla

Egemen ÇINAR




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder